Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Temmuz 2017 Cuma


TURFAN TURPAN: Kayıp Kentler Lost Cities 2
* Yarğol (Jiaohe) kalıntıları, Turfan

* Caner Karavit, Gezi Notları
Diğer uyuyan kent ise Yarğol ya da Çince ismiyle Jiaohe iki nehir arasındaki bir platoda kurulmuş. Uygurlar efsanevi ilk yerleşimleri olarak tanımlıyorlar burayı. Bu kentte MÖ 1800 ve MÖ 260 arasında bulunmuşlar. Bu bölgede eskiden yaşayanların Toharca ve Türkçe konuştukları çeşitli kaynaklarda geçiyor. Ancak, bu bölge ile ilgili Çin ve batılı kaynaklar farklı bilgiler veriyor. Kent, Han hanedanı döneminde askeri bir garnizon olarak görev yapmış. Tang hanedanı döneminde ise bir Uygur kenti olan bu bölge zirveye ulaşmış.
Bu çöl kentini varlığını sürdürmesine neden olan mucizenin adı Karızlar ya da Çince ismiyle Kan er jing. Karız sistemi dört unsura sahip: yeraltı kanalları, kuduklar (yani kuyular), yerüstü kanalları ve barajlar. Karızlar, Yakun yani “Yanan Dağlar”dan gelen suyu yerin altından kente getiren kanalların adıdır. Yakun’a (Yanan Dağlar) isminin verilme nedeni ise, sıcak kahverengi ve turuncu renklere sahip olan bu dağların güneş ışıkları altında alev renklerine bürünüyor olmasındanmış.

* Yanan Dağlar
Hele sıcak günlerde çöldeki sıcak hava tabakasının neden olduğu titreşemlerle iyice alev görüntüsü oluşturuyormuş. Gerçekten de dağlar, insanın düş dünyasını fazla zorlamadan aleve benzetebileceği görünüşe sahipti.
* Karızlar, Turfan girişi
Bu kanallar, çok sıcak olan yaz aylarında bölgedeki buharlaşma çok olunca, yer üstünden kente su ulaştırmanın imkansızlığı nedeniyle yapılmış. 2000 yıl önce yapımına başlanılmış Karızların toplam uzunluğu 5000 kilometre. Çin’in Çin Seddi’nden sonraki en büyük yapıtlarından. 2000 yıl öncesinin teknolojisiyle gerçekleştirilmesi mucize olan bir sistemle oluşturulmuş. Dağın altında biriken yeraltı sularını, belli bir eğimle kente kadar ulaştıran bilginin ne olduğunun sırrı bugün bile çözülemiyor. Karızların açılması sırasında çıkan toprakları atmak ve kazıcıların hava almalarını sağlamak için, yaklaşık 80 metrede bir, ilki 90 metre, sondaki ise 2 metre yüksekliğe sahip olan kuduklar açılmış. Yeryüzünden kanallara inen bu kudukların kanallara nasıl denk düştüğü ve 90 metreden 2 metre yüksekliğe kadar inen kanal eğimini nasıl sağladıkları henüz gizemini korumaktadır. Sohpet ettiğimiz bir Uygur kökenli üniversite hocası, bu sırrın çözümünün bir yağ kandilinde olduğunu söyledi. Çünkü, açılan her kuyunun içinde bir yağ kandili bulunmuş. Yapımı sır dolu olan Karızlar sayesinde, Taklamakan çölü üzerindeki Turfan kenti meyve ve sebzelerden yılda iki kez ürün alıyor. Gece olduğunda, Gülizar’ın iki yıldır mesajlaştığı internet arkadaşlarıyla bir Uygur lokantasında oturak toplantısı için buluştuk. Bize ayrılan odada, internet arkadaşlarıyla yine bir yer sofrasında sazlı sözlü bir yemeğe oturduk. Gülizar’ın arkadaşlarından birisi geleneksel Uygur sazı olan “Dutar”ını da getirmişti.
* Turfan'da sazlı sözlü yemek

Şarkılardaki Türkçe ile aynı olan kelimeleri zaman zaman yakalayıp beraber söyleyince hoşlarına gidiyordu. Ancak, bu kadar sohpetten ve ortak şarkılardan sonra içlerinden birisinin bizi kastederek: “Bunlar İngiliz mi?” diye sorması gecenin tuhaflığı oldu. Yemek sonrası Urumçi’ye geri dönmek üzere arabaya bindiğimizde hepsi birden bizi yolcu etti. Araba hareket etmeden önce, Anadolu’nun küçük yerlerinde hala tanık olduğumuz “misafire sahiplenme” geleneğine burada da tanık olduk. Gülizar’ın arkadaşlarından birisi şoförün kulağına yanaşıp, dikkatli sürmesini, bizi otelimize kadar bırakmasını sıkı sıkı tembih etti. İyi ki de etmiş. Gece yolculuğumuz çölden geçen yolumuzun yoğun sisle kaplı olması nedeniyle oldukça zorluydu. Şoför çok dikkatliydi ve bizi sağ salim Urumchi’ye getirdi.

TURFAN TURPAN Kayıp Kentler Lost Cities 1

* Turfan'dan bir görüntü


*Caner Karavit
Gansu Eyaleti’nden Xinjiang’a girdiğinizde diğer alışılagelmiş Çin kentlerinden farklı bir kentle karşılaşıyorsunuz. Budizm’den Maniheizm’e ve sonunda İslam kültürüne kucak açmış bu bölgede Çin’in hakimiyeti tam anlamıyla ancak 1877’de gerçekleşmiş. Turfan, İpek Yolu’nun Gansu bölgesinden sonra ikiye ayrılan hattının kuzey yönü üzerindedir. Bu eski kent, deniz seviyesinin 78 metre altında olup, dünyanın en derin karasal bölgesidir. Turfan’ın 50 kilometre dışındaki Aiding tuz gölü ise deniz seviyesinin 152 metre altındadır. Turfan çevresindeki kayıp kentlerle uyuyan bir çöl kasabasını andırır. Kavak ağaçları ve üzüm asmaları altında uyuyan bir kasabadır sanki. Arkadaşımız Gülizar’ın rehberliğinde geldiğimiz Turfan’da bizi önce Tursun öğretmen karşıladı. Gülizar Urumçi’den internetle Xinjiang’da arkadaşlık ağları kurmuş. Tursun öğretmen ve sonra tanışacağımız Turfanlı Uygurlarla internette çok samimi olmuşlar. Tanışma faslından sonra, Bezeklik Mağaraları’na gitmek üzere Tursun öğretmenin tuttuğu bir taksiye doluştuk. Turfan’a gelmeden önce bahsetmişlerdi, buradaki tüm arabalara hayvan kokusu sinmiştir diye. Bölgenin geçimi hayvancılıktan sağlandığı için tüm arabalarla hayvan taşımacılığı yapılıyor.
* Bezeklik Tapınak Mağaraları

Bezeklik’e giden yolun son bölümü çok kötü idi ve yaklaşık bir buçuk saat sürdü. 6. ve 14. Yüzyıl Budizm ve Maniheizm’e tapınaklık yapan Bezeklik’in mağaralarından oldukça tahrip edilmiş dört mağarasını gezebildik. Alman arkeolog Albert von Le Coq 20. Yüzyıl başlarında buraya gelerek tonlarca duvar resmini sökerek Almanya’ya götürmüş. Özellikle Alman bilim adamlarının (bilim adamı demeye dilim varmıyor) bu bölgedeki tarihi eser tahribatı çok büyük. Bezeklik sonrası hepimizin karnı açıkmıştı. Tursun öğretmenin davetiyle evine gittik ve hep birlikte yer sofrasında yemek beni çocukluğuma götürdü. Çocukken babam eve masa ve arkası muşamba kaplı sandalyeleri getirdiğinde tuhaf karşılamıştım. Çünkü o ana kadar evimizde ve başka evlerde yemeği hep yer sofasında yemiştik. Bu nostaljik yemek sonrası bizi antik Gaochang kenti bekliyordu. Turfan çevresindeki uyuyan iki eski kentten birisi olan Gaochang ya da Uygurca ismiyle Karahoça, giderek kum yığınına dönüştüğü kalıntılarıyla ayakta durmaya çalışıyor. Çölün ortasındaki bu yalnız kent nedense, bana Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinden bazı kareleri hatırlattı.
* Karahoça (Gaochang) Antik Kent Kalıntıları

Bir zamanların görkemli kenti yıllar geçtikçe büyük bir kum saatinin zamanına gömülüyor gibiydi. Karahoça (Gaochang) MÖ 2. Yüzyılla MS 13. yüzyıl arasında varlığını sürdürdü. Çin’in ünlü efsanesinde, saf yürekli rahip Xuanzang Budist yazıtları almak üzere çıktığı “Batıya Yolculuk”unda buradan da geçmiş. Kendisini bu yolculuğu boyunca ünlü Maymun Kral korumuş. Eski kentin kapısından girer girmez bizi eşek arabasıyla Muhammet karşıladı. Gaochang’ı eşek arabasıyla gezmeye niyetli değildik ama Muhammet bizi ikna etti. Hep beraber Gaochang’ın eski sokaklarında sarsıntılı bir yolculuğa başladık. Arabadan inip kalıntıların arasında dolaşmaya başladık. Türkçe’deki benzerlikler üzerine Muhammet’le sohpet ettik: “Siz müslümanız değil mi?”, “Ya sen namaz kılıyor musun Muhammet?” “Tabi beş kez”, “İçki içer misin Muhammet” “Arak mı? Ha arak ha?”. Muhammet günde beş vakit namaz kıldığını söylerken bize doğru buram buram pirinç rakısı kokuları geliyordu. Geri dönmek için Muhammet’in arabasına bindiğimizde eşeğine İngilizce komutlar verdiğini duyduk: “İşek stop”, “İşek go”. Merak edip sordum: “Muhammet bu işek Çince bilmez mi?” “Yak (yani yok)”, “Peki Uygurca bilmez mi” “Yak, bu işek sadece İngilizce bilir”. Sadece İngilizce bilen cahil bir eşekle yolculuk etmiştik. Bu kentin mezarlığı ise Astana Mezarlığı’ydı. Astana mezarlığı 3. Ve 7. yüzyıla tarihlenir. Bu bölgenin meşhur kuru havası (gezimiz sırasında ellerimizin, yüzümüzün ve dudaklarımızın çatlamasına neden olan) cesetlerin bedenlerinin, elbiselerinin ve bazı yiyeceklerin bozulmadan kalmasını sağlamış. Aradan 13 yüzyıl geçmesine karşılık çürümeler yeni yeni başlamış. Mezardaki cesetlerin saç ve tırnakları duruyor. Hatta yetkililerin söylediğine göre bazı cesetlerin saç ve tırnaklarında biraz uzama tespit edilmiş. Bu mezarda fosilleşmiş bir mantının bulunmuş olması da ayrıca şaşırtıcıydı. Mezarlığın en romantik görüntüsü beraber gömülen karı koca olmalıydı. Yeraltındaki mezarların duvarlarında Tang Hanedanı döneminden resimler bulunuyor.
* Astana Mezarlığı