Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Aralık 2017 Pazartesi

Qin Shihuang’ın Mezarının Gizemi (The Mystery of Qin Shihuang Di's Tomp)


Qin Shihuang’ın Mezarının Gizemi

Çin’in batısındaki Xi’an kentinde bulunan Qin Shihuang Mezarlığı, dünyanın en büyük çaplı, ilgi çekici ve zengin içeriğe sahip imparator mezarlıklarından biridir. Mezarlıkta Qin Shihuang’e eşlik eden heykel ordusu gömütü, Mısır piramitleriyle kıyaslanarak, ‘Dünyanın 8. Harikası’ olarak adlandırılır. Qin Shihuang (M.Ö 259-M.Ö 210), Çin feodal toplumunun ilk imparatoruydu. Çin'de ‘ilklerin imparatoru’ olarak bilinen Qin Shi Huang, dönemin Cao beyliğinde doğmuş ve birçok beylikten oluşan tüm coğrafyadaki Çin uluslarını ilk kez birleştirerek tek devlet adı altında toplayarak imparator unvanı almış ve bunu başaran ilk lider olarak tarihe geçmiştir.

(Resim 1: İmparatoru Qin Shihuang Di)

İmparatorun Birleştirici Reformları
Çin tarihindeki çok tartışmalı kişiliklerden biri olan Qin Shihuang, Çin’i birleştirdikten sonra, her beylikte farklı olan para, yazı, uzunluk, hacim ve ağırlık birimlerini ortak ölçü birimlerine dönüştürerek bir ilke imza atmıştır.


(Resim 2: Qin dönemi parası Ban Liang).

Bu uygulamasıyla, toplumsal ekonomiyi ve kültürel gelişmeyi hızlandıran bir dizi önlemler aldı. Qin Shihuang aynı zamanda, kuzeydeki göçebelerin saldırılarından korunmak için, fethettiği diğer küçük beyliklerden kalan savunma duvarlarını birleştirerek, özel olarak Çin Seddi’ni inşa ettirdi. Bu önlemler, Qin Shihuang’ın, Çin tarihinde tanınmış bir siyasetçi olmasını sağladı. Bazı kaynaklara göre bu seddin yapımında 1 milyon kişi çalıştı. Çin’in dört büyük aşk hikayesinden birisi de; bu seddin yapımı sırasında işçi olarak çalışırken ölen kocasının ardından Çin Seddi’nden atlayarak intihar eden ‘Meng Jiangnu'nun hikayesidir. Bu aşk sanat eserlerine çokça kaynak olmuş ve Meng Jiangnu adına bir de Fenghuang dağında tapınak yapılmıştır.

Bu aşk öyküsü, bestesini Hao Weiya’nın yaptığı Yeraltı Ordusu müzikalinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.



(Resim 3: Yeraltı Ordusu Müzikali)

İmparator Qin Shihuang’ın bir başka önemli faaliyeti, hakimiyeti altına aldığı altı devletin askeri güçlerinin bir araya gelme kabiliyetini çabuklaştırmak ve ticari-kültürel bağlantıları sağlamak için Xianyang’ın dört yönüne giden 3 şeritli 5 metre genişlikte ana yollar inşa ettirmesidir. Yollar o dönemde ilk defa çok katmanlı ve sıkılaştırılmış olarak yapıldı. 
Çin’deki iki nehrin birleştirilmesini sağlayan kanal olan Ling Kanalı (Lingqu) bir ilktir. Guanxi bölgesindeki Li nehri ve Xiang nehrini birleştiren kanal 36,5 kilometre olup bugün ‘Dünya Mirasları Listesi’ne giren bir yapıttır.

(Resim 4: Ling Kanalının yüksel havuzlarını gösteren pul tasarımı)

Kanal Qin Shihuang Di tarafından iki nehir arasında tahıl nakliyatı için ve asker sevkiyatı için yaptırılmıştır ve modern dönemde yeni tren hatları kuruluncaya dek 2000 yıl hizmet vermiştir. Kanalın çalışma prensibi alçak seviyede olan Xiang nehrinin su seviyesini yükselterek, Li nehrinin seviyesine ulaştırmak üzerine oluşturulmuştur. Yani, bugünkü Panama Kanalı’nın işleyiş prensibinin ilkelidir (farklı olarak bu kanaldan Panama gibi yapay bir ülke çıkmamıştır).
(Resim 4: Ling Kanalının çalışma prensibi)

Kanalın çalışma prensibinde, üstten su yönünü değiştiren düzeneklere sahip barajlar, seviye alıştırma hendekleri ve düzenekli barajların kıyılarından oluşan kanal sistemi suyun yönlendirilmesi ve sel baskınının kontrolü için kullanılmıştır. Kanal, iki farklı seviyeye sahip nehirlerin eğim derecelerini, onları yavaş yavaş yaklaştıran settler ve kavisler oluşturularak azaltılmıştır. Suyun işlevi ise, su setleriyle kontrol edilen mevcut doğal su yolunun (Xiang Nehri'nin eski rotası) kullanılması veya sel baskınını tahliye edecek yeni kanalların açılmasıyla sağlanmıştır. Kanalın yapımında, çok sayıda hidrolik yapılar ve birçok doğal kaynaklar kullanılmıştır. Bu, eski Çin’in ayrıntıcı tarzını ve bilimsel başarısını özetleyen kapsamlı bir projedir. 

Katliamları

Qin Shihuang, çok zalim bir imparatordu ve savurgan bir yaşam sürdürdü. Qin hanedanı yönetimini korumak için, kendisinin yönetim düşüncesine “aykırı” olan ve tehlikeli bulduğu kitapları (Düşüncenin Yüz Okulu’nun) yaktırdı, hatta kendisiyle farklı görüşlere sahip olan bilginleri canlı canlı gömdürdü.

(Resim 5: Konfüçyüsçülerin canlı gömülmesini betimleyen Çin resmi)

 Qin Shihuang Di için tehlike oluşturan ‘Düşüncenin Yüz Okulu’ (诸子百 -zhūzǐ bǎijiā) (MÖ.770-221) ve filozofları, İlkbahar-Sonbahar dönemi ve Savaşan Devletler döneminde kanlı savaşların yarattığı kaos dolu ortamın olmasına rağmen, büyük bir kültürel ve entelektüel atılım çağı yaşattılar. Aynı zamanda, Çin felsefesinin altın çağı olarak bilinen bu dönemde, düşünce ve fikirler özgür bir şekilde tartışıldı ve geliştirildi. Bu oluşum beraberinde, ‘Düşüncenin Yüz Okulu’nun Tartışmaları (Bǎijiā Zhengming) adını almıştır. Bu dönemde tartışılan ve süzgeçten geçirilen düşünce ve fikirler Doğu Asya ülkelerinin yaşam tarzlarını ve toplumsal bilincini günümüze kadar derinden etkilemiştir. Bu dönemin, entelektüel toplumu olan ve hükümet, savaş, diplomasi bilgileriyle donanım kazanmış gezgin bilim adamları, genellikle danışman olarak çeşitli devlet yöneticileri tarafından istihdam edilmiştir. Bu sürenin yükselişi, Qin Hanedanı döneminde Qin Shihuang tarafından sona erdirilmiş ve ardından bu muhalefet yok edilmiştir. Düşüncenin Yüz Okulunun bugünde en çok Kabul gören on önemli okulu; Konfüçyüsçülük Okulu  (儒家; Rújiā), Kanunculuk Okulu (法家-Fǎjiā), Taoizm (道家-Dàojiā), Mohism (Mo’nun Okulu) (墨家-Mòjiā), Yin-Yang Okulu (陰陽家/阴阳家 -Yīnyángjiā), Mantıkçılar Okulu (Tanı Okulu) (名家- Míngjiā), Tarım okulu (農家/农家-Nongjia), Diplomasi Okulu  (Yatay-Dikey İttifaklar Okulu) (縱橫家/纵横家 - Zonghengjia), Müteferrikler Okulu  (Derleme Okul) (雜家/杂家 - Zajia), Minör Görüşler (Romancı) Okulu (小說家/小说家 - Xiaoshuojia). Bu bağlamda, Qin Shihuang’ın Çin toplumunun ulusal birlikteliği için yapmış olduğu katkılarla birlikte, kadim Çin düşünce sistemine vurduğu darbenin birlikte değerlendirilmek gerekir.

Ölüm Korkusu ve Ölümsüzlük İksiri

Tahta geçtiğinden beri ölümsüzlük takıntısı olan Qin Shi Huang’ın istediği ölümsüzlük iksirini bulmak için görevlendirdiği Xu Fu, Penglai Dağı (Anqi Sheng) yaşayan ölümsüzlerinin olduğu bakir topraklara seferler düzenledi.

(Resim 6: Hokusai, Kanagawa'daki Büyük Dalga)

Xu Fu, birinci seferinden Penglai Dağı’nı bulamadan elinin boş dönmesine bazı mazeretler bularak, Qin Shihuang’dan ikinci bir sefer için izin istedi. Xu, genç erkek ve kızlardan oluşan  3000 mürettebatlı bir filo ile yaptığı ikinci seferinden dönmedi. Çünkü, eli boş döndüğünde başına gelecekleri iyi biliyordu. Sima Qian’ın Büyük Tarihçinin Kayıtları’na (Shiji) göre, Xu Fu, düz ovalar ve geniş bataklıklara (平原广泽- Píngyuán guǎng zé) ulaştı ve kendini kral ilan etti. Bazı tarihçiler onun Penglai Dağı olarak vardığı yerin, Japonya’daki Fuji Dağı olduğunu söyler. Xu Fu’nun Japonya’ya ulaştığı teorisini savunanlar, buna destek  olarak, M.Ö. 300 yıllarında Antik Japonya'da 6000 yılı aşkın bir süredir var olan Jomon kültürünün aniden kaybolduğu savını öne sürerler. Xu’nun birlikte getirdiği bilgi, antik Japon halkının yaşam kalitesini geliştirmiş olduğu söylenir. Eski Japonya’daki tarım teknikleri, bitkiler ve birçok yeni girişimin buna bağlı olarak birden geliştiği söylenir. Bu başarılarından dolayı bazı Japonlar tarafından Xu Fu "Çiftçilik Tanrısı", " Tıp Tanrısı" ve "İpek Tanrısı" olarak atfedilir ve ibadet edilir. Elbette her iki ülke araştırmacılarının yanında Japoncu, Çinci olarak tanımlayacağımız uzmanlar arasında da tartışma yaratan konunun hakkını uzmanlarına bırakarak konumuza dönüyoruz. Qin Shihuang Di ise, iksiri getirmek için görevlendirdiği başarısız Xu Fu’ya güvenmek zorunda kalarak, yıllar boyunca onun ilk seferinden ölümsüzlük iksiri olarak getirdiğini cıva haplarının dozunu arttırmış ve M.Ö. 210 yılında (bugünkü Hebei eyaletine bağlı Pingxiang bölgesinde) 50 yaşında ölmüştür. Ölümünden iki ay sonra cesedi, Xianyang’a getirilerek büyük törenle mezara yerleştirildi. Ban Gu’nun ‘Han Tarihi’ kitabında mezarın gizli kalması için Qin Shihuang’ın sarayında hizmet veren bütün kadınlar ve mezarın inşasına katılan bütün zanaatkar ve köylüler, Qin hanedanının ikinci imparatoru Hu Hai’nin emriyle Qin Shihuang’ın cesediyle birlikte mezara canlı olarak gömüldü. İmparator Çin'in bunu yapmasının en büyük nedeni, mezarının ve içindeki sırların bilinmesini istememesi, aynı zamanda öldürülen işçilerin de mezarında kendisine eşlik etmesi arzusu olduğu ifade edilir. Zalim imparator Qin Shihuang öldükten sonra da kurduğu yönetimin sürmesini istemiştir. Ancak, onun ölümünden sadece üç yıl sonra, Qin hanedanı, köylü ayaklanmasıyla yıkıldı. 

Qin Shihuang’ın Mezarı

Qin Shihuang Mezarı, Çin’in Shaanxi eyaletinin Xi’an kenti civarındaki Lishan bölgesinde bulunuyor. İmparator Qin Shihuang’ın mezarının düzenlemesi ve yapısı, Qin hanedanının başkenti Xianyang’ınkine tamamen uygundur.

(Resim 7: Qin Shihuang Di mezar sitesinin düzeni)

Çok yüksek olan mezarın yeraltındaki kısmı, Xianyang’daki imparatorluk sarayını andıran bir yeraltı sarayıdır. Mezarın iç ve dış bölümleri, Xianyang’daki sarayı ve dışındaki kenti temsil ediyor. Yan yapılarıyla birlikte toplam 66.25 kilometrekarelik alanı kapsayan mezar, bugünkü Xi’an şehrinden (kastedilen eski Xi’an’ın suriçinde kalan kısmı) bir kat daha büyüktür. Temeli ise, güneyden kuzeye 350, doğudan batıya 345, yüksekliği ise 76 metreye ulaşır. Mezar, genel olarak bakıldığında piramit şeklinde görünür. Çinli arkeologların yaptığı kazılara göre, Qin Shihuang’ın mezarı etrafında 500’den fazla mezar ve gömüt daha vardır. Bu gömütler arasında, Qin Shihuang’ın bindiği bronzdan yapılmış at arabasının gösteren gömüt, sarayda atların korunduğu ahırları imleyen gömüt ve Qin hanedanı döneminde milyonlarca asker bulunduğunu simgeleyen heykel ordusunun bulunduğu gömütler yer almaktadır. 

Qin Shihuang’ın Mezarının Tasarımı ve İnşası

Ayrıca, Qin Shihuang, kendi döneminde, emek gücünü aşırı kullanarak ve aşırı para harcayarak, kendi mezarını ve çok lüks bir saray olan A’fang gong Sarayı’nı inşa ettirdi. Sarayı ve mezarı için 2 milyon işçi çalıştırdığı söylenir, bu sayının 700 bin kişisi mezar inşaatında çalıştı. 13 yaşında tahta geçtiği günden itibaren Lishan Dağı’nın eteğinde mezar inşa ettirmeye başladı. Mezarın inşaatı, Qin Shihuang 50 yaşında ölünceye kadar toplam 37 yıl sürdü. Tarih kayıtlarına göre mezar, yeraltı sularının altında yer alıyor.

(Resim 8: Qin Shihuang'ın mezar müzesinde iç mezarın tahmini betimi)

Sima Qian'ın kayıtlarına göre, eritilmiş bakırla sağlamlaştırılan mezarın yeraltı sarayı kısmında çok sayıda bina ve kabul salonları inşa edildi, içlerine sayısız değerli eşya ve mücevher konuldu. Tarihi kayıtta soygunları önlemek için mezarın birçok noktasında ok fırlatan mekanizmalar tesis edildiği belirtilmiş. Yeraltı sarayının tavanına gökyüzü ve yıldızları simgeleyen değerli taş ve inciler yerleştirildi. Yeraltı sarayının tabanında da Çin’in haritasını simgeleyen düzenlemeler yapıldı.  

(Resim 9: civa nehrinin dolaştığı Çin haritası)

Yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğüne eşit olan imparatorun iç odasında önemli miktarda buhar dolaşımını sağlanmak üzere kullanıldığı iddia edilen gizemli bir civa makinasından bahsedilmektedir. Mezar tepesinden alınan yüzlerce numunelere dayanarak yapılan araştırmalarda toprağın alışılmışın dışında yüksek konsantrasyonlu civa içermesi bu efsaneyi doğrulamaktadır.
Ayrıca, bu konsantrasyonların haritalaması sonucunda, Çin'in kara, deniz ve nehirlerinin (Yang ve Li nehri) anahatları görebilir olmuş. Yine, tarihi kayıtlara göre yeraltı mezarına balina yağıyla yapılan ‘sönmez lambalar’ ın yerleştirilip aydınlatıldığı iddia ediliyor. Qin Shihuang Di Müzesi’nin yeraltı mezarı bölümüne girdiğinizde, ‘sönmez lambalar’ı temsilen loş bir aydınlatmanın yapıldığını göreceksiniz. Tarihi kayıtlara gore iç odanın muhteşem bir site olması gerekir. Ne yazık  ki, görmek olası değildir. Halen esas olarak ana mezar çevresindeki 14.260 m ²’ lik alanda hala kazılan 200 m²’ lik bölüm’de kazılar yürütülmektedir. Xi’an’a gittiğinizde, bu metinde açıklamaya çalıştığım mezarın düşsel kurgusunun tümden görselleşmesini istiyorsanız, Qin Shihuang’ın popüler Yeraltı Ordusu’na varmadan az önce oldukça iyi düzenlenmiş mezar müzesini görmeden devam etmeyin.

(Resim 11: Mezar Müzesi'nin girişi)

Mezarın Feng Sui ‘e göre yapılması

Feng Shui Çin'de 3000 yılından günümüze kadar gelmiş, bilimsel temellere dayandığı inanılır ama bir o kadar da mitolojik dayanakları olan bir öğretidir. Feng Shui'nin kökenleri eski çağlara dayanır, beş bin yıl önce Hsialı Wu (İ.Ö. 2953-2838) bir kaplumbağa bulmuş ve kabuğunda kusursuz 'sihirli kare'nin varlığını keşfetmiştir. Feng shui'nin temel kuramları Han Hanedanlığı zamanında yazılmıştır (İ.Ö. 25).  Temel anlamı çevreyle uyum içinde yaşamak olan Feng Shui’yin anlamı, 'Rüzgâr ve Su' demektir. Eski Çin inanışına göre dünyada denge ve düzen vardır ve bazı etkinliklerle bireyler iyi şansı kendilerine çekebilirler. Yaşadığınız ortamdaki nesneleri (bu bir yapı da olabilir) yönlerine ve renklerine göre düzenleyerek kötü enerjileri engellemeyi, iyi enerjilerin ise geçişini kolaylaştırarak (Yin-Yang) iyi ve kötü enerjiler dengelenir. Örneğin, Qin Shihuang’in mezar bölgesi gömütlerinde olduğu tahmin edilen dört yön rengini temsil eden atlar, Yin-Yang ilkelerini içerir.  Özellikle, eski dönemlerde yaşayan Asyalı zenginler kendilerine yaşam alanları oluşturmak için Feng Shui'i etkin biçimde kullanmışlardır. Bu yüzden, bugün Çin’de eski zamanlardan kalan birçok bahçenin Feng Shui'e göre düzenlendiği sanılmaktadır.
İmparator Qin Shihuang’ın ‘Feng Sui’e göre düzenlenen mezarının, arkası güneyde Lishan Dağı’nın yamacına yaslanıp, önü kuzeyde Weishui Nehri’ne bakmakta ve havadan bakıldığında kocaman bir piramidi andırır. Mezar gibi bahçesi de Feng Sui sistemine göre kurgulanmıştır.

Tarihçilere Göre Mezar

Han hanedanı dönemindeki tarihçi Ban Gu tarafından yazılan “Han Shu” (Han Hanedanı Tarihi) ve Kuzey Wei hanedanı döneminin tarihçisi Li Daoyuan tarafından yazılan ‘Shuijing Zhu’ (Akarsularla İlgili Dipnotlar) adlı tarih kitaplarında, İmparator Qin Shihuang’ın mezarının M.Ö 206 yılında Qin hanedanını yok eden Xiang Yu tarafından yıkıldığı anlatılıyor. ‘Shuijing Zhu’ya göre Xiang Yu, Xianyang kentini ele geçirdikten sonra mezardan çıkarılan eşyaları taşımak için 300 bin kişiyi 30 gün çalıştırmış, ancak yine de bu hazineyi tümüyle taşıyamamış. Mezardaki bronz tabut ise, hırsızlar tarafından çalınmış. Daha sonra ise mezar, kaybolan koyunlarını aramak için elindeki meşaleyle içeri giren bir çobanın hatası yüzünden çıkan yangında tamamen yok olmuş. Kitapta, yangının 90 günden fazla sürdüğü yazıyor. 
Kitaptaki bu görüş, yaygın olarak kabul görmekle birlikte, bazı araştırmacılar bu görüşe şüpheyle bakıyorlar. Çünkü, Qin Shihuang’ın ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra yaşayan Sima Qian tarafından yazılan ‘Tarih Kayıtları’ nda, Qin Shihuang’a ait özel bir bölüm yer almasına rağmen mezarın yıkılışından hiç söz edilmiyor. Ancak, ilginçtir ki, Qin Shihuang’ın ölümünden 600 yıl sonra yaşayan Li Daoyuan’ın kayıtlarında, kendisinden 500 yıl önce yaşayan Sima Qian’ın bilmediği mezarın yıkılışını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor olması, ister istermez şüphe uyandırıyor. Yukarıda yazmış olduğumuz gerek Ban Gu gerekse Li Daoyuan’un tarihi kayıtlarında geçen mezar hırsızlığı ve Xiang Yu’nun mezarı tahribatıyla ilgili bilgiler, arkeologların buluntuları nedeniyle çürütülmüş vaziyette. Kayıtlardaki iddilar doğrultusunda, soyguncular tarafından açıldığı düşünülen, biri mezarın kuzeydoğusunda, diğeri batısında çapı 90 santim, derinliği 9 metre olan iki delik arkeologlarca tespit edilmiş olup bu delikler mezarın merkezinden 250 metre uzaklıkta son bulmaktadır. Toprak altında gömülen bu iki delik yer üstünden hiç görülmemektedir. Mezar üzerindeki topraklara hiç dokunulmaması, yeraltı sarayının duvarlarında kırık izlerine hiç rastlanılmaması ve yeraltı sarayındaki civaların düzenli dağılımı gibi kanıtlar, yeraltı sarayının hiç zarar görmediğini, Xiang Yu’nun büyük olasılıkla yalnızca mezarın yan yapılarını tahrip ettiği görüşündedir. Dolayısıyla, Ban Gu ve Li Daoyuan’un tarihi kayıtlarında mezarın yıkılışı konusunda aktardıkları bilgilerin asılsız olduğu görülmektedir. 

Son Dönem Arkeolojik Çalışmalar

Aradan binlerce yıl geçtikten sonar, Çinli arkeologlar, 1949 yılından sonra İmparator Qin Shihuang’ın mezarına yönelik keşif araştırmalarına başladılar. Arkeologlar, mezarın yer altı sarayının çevresinde 200’dan fazla sondaj yaptı, Son yıllarda, Qin Shihuang Mezarı’nın civarındaki mezarlarda 50 binden fazla önemli tarihi eser bulundu. Bunlar arasında kuşlar, akrobasi yapan figürler, nadir görülen ve çok değerli bronz at arabaları oldukça dikkat çekicidir. Son dönemlerde toprak üstüne çıkartılan dört beyaz (batı) atlı savaş arabaları farklı renkli başka at figürlerinin çıkacağının habercisi sayılıyorlar. Bunun nedeni, yukarıda bahsettiğimiz ve bilim adamlarınca ‘Yin-Yang’ felsefesine göre yerleştirildiği tahmin edilen ½ ölçekli bu arabalardan dört yönü temsil ettiği düşünülen; sarı (merkez), yeşil (doğu), mavi (kuzey) ve kırmızı (güney) renkli atların da yapılacak kazılarda ortaya çıkarılacağı iddia ediliyor. İmparator Qin Shihuang’ın mezarı Çin’deki mezar geleneğine ilkleri getirmiştir. İlk büyük mezar yapımı bu yapıyla başlayıp daha sonraki hanedanlarda devam etmiştir. Mezar ziyareti Qin Shihuang’dan önce yoktu ve bu gelenek ilk olarak bu dönem başlamıştır. Bu nedenle, mezar sitesinde ziyaret salonları yapılmıştır. Bu mezarla birlikte mezar çevre düzenlemesi başlatılmıştır. 

Mezarla ilgili korunma 

Pişmiş toprak figürler bozulmadan kalmasını sağlamak ve özgün renklerini korumak için gerekli olan teknoloji testinin gelişmesi, hemen yakında bulunan müzede yapılan araştırmaların sonuç vermesine bağlıydı ve onlarca yıl sürmüştür. Bu araştırmaların sonucunda, son teknolojiyi kullanarak tarama yapan bilim adamları höyüğün iç haznesinin var olduğunu ve hala bozulmamış olduğunu teyit ettiler. Ancak, Çin hükümeti araştırmaların olgunlaşmaması ve Yeraltı Ordusu’nda başlarına gelen renk kayıpları olumsuzluklarını tekrar yaşamamak için, ana mezarın kazısına şimdilik izin vermiyor. Diğer yandan, mezarın hala açılmamış olması ve gizemini koruması, buranın turistik cazibesini ve müzenin güncelliğini devam ettirmektedir. Uzmanlar, bazı çukurların boş olmasının nedenini, imparatorun ani bir hastalıktan ölümü nedeniyle projesini tamamlayamamasına yorumluyor. Qin Shi Huang'ın ani ölümü nedeniyle, mezar projesinin ne olduğu tam olarak bilinmediği gibi, mezarla ilgili bazı şeyler gizemini hala korumaya devam ediyor.

Kaynak: Caner Karavit, "Kim Ölümsüzlüğü Elinde Tutabilir:Yeraltı Ordusu", Ölüm Sanat ve Mekân Sempozyumu II, 31 Ekim - 2 Kasım 2011, MSGSÜ Oditoryumu, İstanbul