Qin Shihuang’ın Mezarının Gizemi
Çin’in
batısındaki Xi’an kentinde bulunan Qin Shihuang Mezarlığı, dünyanın en büyük
çaplı, ilgi çekici ve zengin içeriğe sahip imparator mezarlıklarından biridir.
Mezarlıkta Qin Shihuang’e eşlik eden heykel ordusu gömütü, Mısır piramitleriyle
kıyaslanarak, ‘Dünyanın 8. Harikası’ olarak adlandırılır. Qin Shihuang (M.Ö
259-M.Ö 210), Çin feodal toplumunun ilk imparatoruydu. Çin'de ‘ilklerin
imparatoru’ olarak bilinen Qin Shi Huang, dönemin Cao beyliğinde doğmuş ve
birçok beylikten oluşan tüm coğrafyadaki Çin uluslarını ilk kez birleştirerek
tek devlet adı altında toplayarak imparator unvanı almış ve bunu başaran ilk
lider olarak tarihe geçmiştir.
(Resim 1: İmparatoru Qin Shihuang Di)
İmparatorun Birleştirici Reformları
Çin
tarihindeki çok tartışmalı kişiliklerden biri olan Qin Shihuang, Çin’i
birleştirdikten sonra, her beylikte farklı olan para, yazı, uzunluk, hacim ve
ağırlık birimlerini ortak ölçü birimlerine dönüştürerek bir ilke imza atmıştır.
(Resim 2: Qin dönemi parası Ban Liang).
Bu uygulamasıyla,
toplumsal ekonomiyi ve kültürel gelişmeyi hızlandıran bir dizi önlemler aldı. Qin
Shihuang aynı zamanda, kuzeydeki göçebelerin saldırılarından korunmak için, fethettiği
diğer küçük beyliklerden kalan savunma duvarlarını birleştirerek, özel olarak
Çin Seddi’ni inşa ettirdi. Bu önlemler, Qin Shihuang’ın, Çin tarihinde tanınmış
bir siyasetçi olmasını sağladı. Bazı kaynaklara göre bu seddin yapımında 1
milyon kişi çalıştı. Çin’in dört büyük aşk hikayesinden birisi de; bu seddin
yapımı sırasında işçi olarak çalışırken ölen kocasının ardından Çin Seddi’nden
atlayarak intihar eden ‘Meng Jiangnu'nun hikayesidir. Bu aşk
sanat eserlerine çokça kaynak olmuş ve Meng Jiangnu adına bir de Fenghuang dağında tapınak yapılmıştır.
Bu aşk öyküsü, bestesini Hao Weiya’nın yaptığı Yeraltı Ordusu müzikalinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Bu aşk öyküsü, bestesini Hao Weiya’nın yaptığı Yeraltı Ordusu müzikalinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
(Resim 3: Yeraltı Ordusu Müzikali)
İmparator
Qin Shihuang’ın bir başka önemli faaliyeti, hakimiyeti altına aldığı altı
devletin askeri güçlerinin bir araya gelme kabiliyetini çabuklaştırmak ve
ticari-kültürel bağlantıları sağlamak için Xianyang’ın dört yönüne giden 3
şeritli 5 metre genişlikte ana yollar inşa ettirmesidir. Yollar o dönemde ilk
defa çok katmanlı ve sıkılaştırılmış olarak yapıldı.
Çin’deki iki
nehrin birleştirilmesini sağlayan kanal olan Ling Kanalı (Lingqu) bir ilktir.
Guanxi bölgesindeki Li nehri ve Xiang nehrini birleştiren kanal 36,5 kilometre
olup bugün ‘Dünya Mirasları Listesi’ne giren bir yapıttır.
(Resim 4: Ling Kanalının yüksel havuzlarını gösteren pul tasarımı)
Kanal Qin Shihuang Di tarafından iki nehir arasında tahıl nakliyatı için ve asker sevkiyatı için yaptırılmıştır ve modern dönemde yeni tren hatları kuruluncaya dek 2000 yıl hizmet vermiştir. Kanalın çalışma prensibi alçak seviyede olan Xiang nehrinin su seviyesini yükselterek, Li nehrinin seviyesine ulaştırmak üzerine oluşturulmuştur. Yani, bugünkü Panama Kanalı’nın işleyiş prensibinin ilkelidir (farklı olarak bu kanaldan Panama gibi yapay bir ülke çıkmamıştır).
(Resim 4: Ling Kanalının yüksel havuzlarını gösteren pul tasarımı)
Kanal Qin Shihuang Di tarafından iki nehir arasında tahıl nakliyatı için ve asker sevkiyatı için yaptırılmıştır ve modern dönemde yeni tren hatları kuruluncaya dek 2000 yıl hizmet vermiştir. Kanalın çalışma prensibi alçak seviyede olan Xiang nehrinin su seviyesini yükselterek, Li nehrinin seviyesine ulaştırmak üzerine oluşturulmuştur. Yani, bugünkü Panama Kanalı’nın işleyiş prensibinin ilkelidir (farklı olarak bu kanaldan Panama gibi yapay bir ülke çıkmamıştır).
(Resim 4: Ling Kanalının çalışma prensibi)
Kanalın
çalışma prensibinde, üstten su yönünü değiştiren düzeneklere sahip barajlar, seviye
alıştırma hendekleri ve düzenekli barajların kıyılarından oluşan kanal sistemi
suyun yönlendirilmesi ve sel baskınının kontrolü için kullanılmıştır. Kanal, iki
farklı seviyeye sahip nehirlerin eğim derecelerini, onları yavaş yavaş
yaklaştıran settler ve kavisler oluşturularak azaltılmıştır. Suyun işlevi ise, su
setleriyle kontrol edilen mevcut doğal su yolunun (Xiang Nehri'nin eski rotası)
kullanılması veya sel baskınını tahliye edecek yeni kanalların açılmasıyla
sağlanmıştır. Kanalın yapımında, çok sayıda hidrolik yapılar ve birçok doğal
kaynaklar kullanılmıştır. Bu, eski Çin’in ayrıntıcı tarzını ve bilimsel
başarısını özetleyen kapsamlı bir projedir.
Katliamları
Qin
Shihuang, çok zalim bir imparatordu ve savurgan bir yaşam sürdürdü. Qin
hanedanı yönetimini korumak için, kendisinin yönetim düşüncesine “aykırı” olan ve
tehlikeli bulduğu kitapları (Düşüncenin Yüz Okulu’nun) yaktırdı, hatta
kendisiyle farklı görüşlere sahip olan bilginleri canlı canlı gömdürdü.
(Resim 5: Konfüçyüsçülerin canlı gömülmesini betimleyen Çin resmi)
Qin Shihuang Di için tehlike oluşturan ‘Düşüncenin Yüz Okulu’ (诸子百家 -zhūzǐ bǎijiā) (MÖ.770-221)
ve filozofları, İlkbahar-Sonbahar dönemi ve Savaşan Devletler döneminde kanlı savaşların
yarattığı kaos dolu ortamın olmasına rağmen, büyük bir kültürel ve entelektüel atılım
çağı yaşattılar. Aynı zamanda, Çin felsefesinin altın çağı olarak bilinen bu
dönemde, düşünce ve fikirler özgür bir şekilde tartışıldı ve geliştirildi. Bu oluşum
beraberinde, ‘Düşüncenin Yüz Okulu’nun
Tartışmaları (Bǎijiā Zhengming) adını almıştır. Bu dönemde
tartışılan ve süzgeçten geçirilen düşünce ve fikirler Doğu Asya ülkelerinin yaşam tarzlarını ve toplumsal bilincini günümüze kadar derinden etkilemiştir.
Bu dönemin, entelektüel toplumu olan ve hükümet, savaş, diplomasi bilgileriyle donanım kazanmış gezgin
bilim adamları, genellikle danışman olarak çeşitli devlet yöneticileri
tarafından istihdam edilmiştir. Bu sürenin yükselişi, Qin Hanedanı döneminde Qin
Shihuang tarafından sona erdirilmiş ve ardından bu muhalefet yok edilmiştir. Düşüncenin Yüz Okulunun bugünde en çok
Kabul gören on önemli okulu; Konfüçyüsçülük Okulu (儒家; Rújiā), Kanunculuk
Okulu (法家-Fǎjiā), Taoizm (道家-Dàojiā), Mohism
(Mo’nun Okulu) (墨家-Mòjiā), Yin-Yang Okulu (陰陽家/阴阳家 -Yīnyángjiā), Mantıkçılar
Okulu (Tanı Okulu) (名家- Míngjiā),
Tarım okulu (農家/农家-Nongjia), Diplomasi Okulu
(Yatay-Dikey İttifaklar Okulu) (縱橫家/纵横家
- Zonghengjia),
Müteferrikler Okulu (Derleme Okul) (雜家/杂家
- Zajia), Minör Görüşler (Romancı) Okulu (小說家/小说家 - Xiaoshuojia). Bu
bağlamda, Qin Shihuang’ın Çin toplumunun ulusal birlikteliği için yapmış olduğu
katkılarla birlikte, kadim Çin düşünce sistemine vurduğu darbenin birlikte
değerlendirilmek gerekir.
Ölüm Korkusu ve
Ölümsüzlük İksiri
Tahta geçtiğinden beri ölümsüzlük
takıntısı olan Qin Shi Huang’ın istediği ölümsüzlük iksirini bulmak için görevlendirdiği Xu Fu, Penglai Dağı (Anqi Sheng) yaşayan ölümsüzlerinin olduğu bakir topraklara seferler düzenledi.
(Resim
6: Hokusai, Kanagawa'daki Büyük Dalga)
Xu Fu, birinci seferinden Penglai Dağı’nı
bulamadan elinin boş dönmesine bazı mazeretler bularak, Qin Shihuang’dan ikinci
bir sefer için izin istedi. Xu, genç erkek ve kızlardan oluşan 3000 mürettebatlı bir filo ile yaptığı ikinci
seferinden dönmedi. Çünkü, eli boş döndüğünde başına gelecekleri iyi biliyordu.
Sima Qian’ın Büyük Tarihçinin Kayıtları’na (Shiji) göre, Xu Fu, düz ovalar ve geniş
bataklıklara (平原广泽- Píngyuán
guǎng zé)
ulaştı ve kendini kral ilan etti. Bazı tarihçiler onun Penglai Dağı olarak
vardığı yerin, Japonya’daki Fuji Dağı olduğunu söyler. Xu Fu’nun
Japonya’ya ulaştığı teorisini savunanlar, buna destek olarak, M.Ö. 300 yıllarında Antik Japonya'da
6000 yılı aşkın bir süredir var olan Jomon kültürünün aniden kaybolduğu savını
öne sürerler. Xu’nun birlikte getirdiği bilgi, antik Japon halkının yaşam
kalitesini geliştirmiş olduğu söylenir. Eski Japonya’daki tarım teknikleri, bitkiler ve birçok yeni girişimin buna bağlı olarak
birden geliştiği söylenir. Bu başarılarından dolayı bazı Japonlar tarafından Xu
Fu "Çiftçilik Tanrısı", " Tıp Tanrısı" ve "İpek
Tanrısı" olarak atfedilir ve ibadet edilir. Elbette her iki ülke
araştırmacılarının yanında Japoncu, Çinci olarak tanımlayacağımız uzmanlar
arasında da tartışma yaratan konunun hakkını uzmanlarına bırakarak konumuza
dönüyoruz. Qin Shihuang Di ise, iksiri getirmek için görevlendirdiği
başarısız Xu Fu’ya güvenmek zorunda kalarak, yıllar boyunca onun ilk seferinden ölümsüzlük iksiri olarak getirdiğini cıva haplarının
dozunu arttırmış ve M.Ö. 210 yılında (bugünkü Hebei eyaletine bağlı Pingxiang
bölgesinde) 50 yaşında ölmüştür. Ölümünden iki ay sonra cesedi, Xianyang’a
getirilerek büyük törenle mezara yerleştirildi. Ban Gu’nun ‘Han Tarihi’
kitabında mezarın gizli kalması için Qin Shihuang’ın sarayında hizmet veren
bütün kadınlar ve mezarın inşasına katılan bütün zanaatkar ve köylüler, Qin
hanedanının ikinci imparatoru Hu Hai’nin emriyle Qin Shihuang’ın cesediyle
birlikte mezara canlı olarak gömüldü. İmparator Çin'in bunu yapmasının en büyük nedeni,
mezarının ve içindeki sırların bilinmesini istememesi, aynı zamanda öldürülen
işçilerin de mezarında kendisine eşlik etmesi arzusu olduğu ifade edilir. Zalim imparator
Qin Shihuang öldükten sonra da kurduğu yönetimin sürmesini istemiştir. Ancak, onun
ölümünden sadece üç yıl sonra, Qin hanedanı, köylü ayaklanmasıyla yıkıldı.
Qin
Shihuang’ın Mezarı
Qin Shihuang Mezarı, Çin’in Shaanxi
eyaletinin Xi’an kenti civarındaki Lishan bölgesinde bulunuyor. İmparator Qin
Shihuang’ın mezarının düzenlemesi ve yapısı, Qin hanedanının başkenti
Xianyang’ınkine tamamen uygundur.
(Resim
7: Qin Shihuang Di mezar sitesinin düzeni)
Çok yüksek olan mezarın yeraltındaki
kısmı, Xianyang’daki imparatorluk sarayını andıran bir yeraltı sarayıdır.
Mezarın iç ve dış bölümleri, Xianyang’daki sarayı ve dışındaki kenti temsil
ediyor. Yan yapılarıyla birlikte toplam 66.25 kilometrekarelik alanı kapsayan
mezar, bugünkü Xi’an şehrinden (kastedilen eski Xi’an’ın suriçinde kalan kısmı)
bir kat daha büyüktür. Temeli ise, güneyden kuzeye 350, doğudan batıya 345,
yüksekliği ise 76 metreye ulaşır. Mezar, genel olarak bakıldığında piramit
şeklinde görünür. Çinli arkeologların yaptığı kazılara göre, Qin Shihuang’ın
mezarı etrafında 500’den fazla mezar ve gömüt daha vardır. Bu gömütler
arasında, Qin Shihuang’ın bindiği bronzdan yapılmış at arabasının gösteren gömüt,
sarayda atların korunduğu ahırları imleyen gömüt ve Qin hanedanı döneminde
milyonlarca asker bulunduğunu simgeleyen heykel ordusunun bulunduğu gömütler
yer almaktadır.
Qin Shihuang’ın Mezarının Tasarımı
ve İnşası
Ayrıca, Qin
Shihuang, kendi döneminde, emek gücünü aşırı kullanarak ve aşırı para
harcayarak, kendi mezarını ve çok lüks bir saray olan A’fang gong Sarayı’nı
inşa ettirdi. Sarayı ve mezarı için 2 milyon işçi çalıştırdığı söylenir, bu
sayının 700 bin kişisi mezar inşaatında çalıştı. 13 yaşında tahta
geçtiği günden itibaren Lishan Dağı’nın eteğinde mezar inşa ettirmeye başladı. Mezarın
inşaatı, Qin Shihuang 50 yaşında ölünceye kadar toplam 37 yıl sürdü. Tarih
kayıtlarına göre mezar, yeraltı sularının altında yer alıyor.
(Resim 8: Qin Shihuang'ın mezar müzesinde iç mezarın tahmini betimi)
Sima Qian'ın kayıtlarına göre, eritilmiş bakırla
sağlamlaştırılan mezarın yeraltı sarayı kısmında çok sayıda bina ve kabul
salonları inşa edildi, içlerine sayısız değerli eşya ve mücevher konuldu. Tarihi
kayıtta soygunları önlemek için mezarın birçok noktasında ok fırlatan
mekanizmalar tesis edildiği belirtilmiş. Yeraltı sarayının tavanına gökyüzü ve
yıldızları simgeleyen değerli taş ve inciler yerleştirildi. Yeraltı sarayının
tabanında da Çin’in haritasını simgeleyen düzenlemeler yapıldı.
(Resim 9: civa nehrinin dolaştığı Çin haritası)
Yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğüne
eşit olan imparatorun iç odasında önemli miktarda buhar dolaşımını sağlanmak
üzere kullanıldığı iddia edilen gizemli bir civa makinasından bahsedilmektedir.
Mezar tepesinden alınan yüzlerce numunelere dayanarak yapılan araştırmalarda
toprağın alışılmışın dışında
yüksek konsantrasyonlu civa içermesi bu
efsaneyi doğrulamaktadır.
Ayrıca,
bu konsantrasyonların haritalaması sonucunda, Çin'in kara, deniz ve
nehirlerinin (Yang ve Li nehri) anahatları
görebilir olmuş. Yine, tarihi kayıtlara göre yeraltı mezarına balina yağıyla
yapılan ‘sönmez lambalar’ ın yerleştirilip aydınlatıldığı iddia ediliyor. Qin
Shihuang Di Müzesi’nin yeraltı mezarı bölümüne girdiğinizde, ‘sönmez lambalar’ı
temsilen loş bir aydınlatmanın yapıldığını göreceksiniz. Tarihi kayıtlara gore iç
odanın muhteşem bir site olması gerekir. Ne yazık ki, görmek olası değildir. Halen esas olarak
ana mezar çevresindeki 14.260 m ²’ lik alanda hala kazılan 200 m²’ lik bölüm’de kazılar yürütülmektedir. Xi’an’a
gittiğinizde, bu metinde açıklamaya çalıştığım mezarın düşsel kurgusunun tümden
görselleşmesini istiyorsanız, Qin Shihuang’ın popüler Yeraltı Ordusu’na varmadan
az önce oldukça iyi düzenlenmiş mezar müzesini görmeden devam etmeyin.
(Resim 11: Mezar Müzesi'nin girişi)
Mezarın
Feng Sui ‘e göre yapılması
Feng Shui Çin'de 3000 yılından günümüze kadar gelmiş, bilimsel temellere dayandığı
inanılır ama bir o kadar da mitolojik dayanakları olan bir öğretidir. Feng Shui'nin kökenleri eski çağlara dayanır, beş bin yıl önce Hsialı Wu (İ.Ö.
2953-2838) bir kaplumbağa bulmuş ve kabuğunda kusursuz 'sihirli kare'nin
varlığını keşfetmiştir. Feng shui'nin temel kuramları Han Hanedanlığı zamanında
yazılmıştır (İ.Ö. 25). Temel
anlamı çevreyle uyum içinde yaşamak olan Feng Shui’yin anlamı, 'Rüzgâr ve Su'
demektir. Eski Çin inanışına göre dünyada denge ve düzen vardır ve bazı
etkinliklerle bireyler iyi şansı kendilerine çekebilirler. Yaşadığınız ortamdaki nesneleri (bu
bir yapı da olabilir) yönlerine ve renklerine göre düzenleyerek kötü enerjileri
engellemeyi, iyi enerjilerin ise geçişini kolaylaştırarak (Yin-Yang) iyi ve
kötü enerjiler dengelenir. Örneğin, Qin Shihuang’in mezar bölgesi
gömütlerinde olduğu tahmin edilen dört yön rengini temsil eden atlar, Yin-Yang
ilkelerini içerir. Özellikle, eski dönemlerde yaşayan
Asyalı zenginler kendilerine yaşam alanları oluşturmak için Feng Shui'i etkin biçimde
kullanmışlardır. Bu yüzden, bugün Çin’de eski zamanlardan kalan birçok bahçenin
Feng Shui'e göre düzenlendiği sanılmaktadır.
İmparator Qin Shihuang’ın ‘Feng Sui’e göre
düzenlenen mezarının, arkası güneyde Lishan Dağı’nın yamacına yaslanıp, önü kuzeyde
Weishui Nehri’ne bakmakta ve havadan bakıldığında kocaman bir piramidi andırır.
Mezar gibi bahçesi de Feng Sui sistemine göre kurgulanmıştır.
Tarihçilere
Göre Mezar
Han hanedanı dönemindeki tarihçi Ban
Gu tarafından yazılan “Han Shu” (Han Hanedanı Tarihi) ve Kuzey Wei hanedanı
döneminin tarihçisi Li Daoyuan tarafından yazılan ‘Shuijing Zhu’ (Akarsularla
İlgili Dipnotlar) adlı tarih kitaplarında, İmparator Qin Shihuang’ın mezarının
M.Ö 206 yılında Qin hanedanını yok eden Xiang Yu tarafından yıkıldığı
anlatılıyor. ‘Shuijing Zhu’ya göre Xiang Yu, Xianyang kentini ele geçirdikten
sonra mezardan çıkarılan eşyaları taşımak için 300 bin kişiyi 30 gün
çalıştırmış, ancak yine de bu hazineyi tümüyle taşıyamamış. Mezardaki bronz
tabut ise, hırsızlar tarafından çalınmış. Daha sonra ise mezar, kaybolan
koyunlarını aramak için elindeki meşaleyle içeri giren bir çobanın hatası
yüzünden çıkan yangında tamamen yok olmuş. Kitapta, yangının 90 günden fazla
sürdüğü yazıyor.
Kitaptaki bu görüş, yaygın olarak
kabul görmekle birlikte, bazı araştırmacılar bu görüşe şüpheyle bakıyorlar.
Çünkü, Qin Shihuang’ın ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra yaşayan Sima Qian
tarafından yazılan ‘Tarih Kayıtları’ nda, Qin Shihuang’a ait özel bir bölüm yer
almasına rağmen mezarın yıkılışından hiç söz edilmiyor. Ancak, ilginçtir ki, Qin
Shihuang’ın ölümünden 600 yıl sonra yaşayan Li Daoyuan’ın kayıtlarında,
kendisinden 500 yıl önce yaşayan Sima Qian’ın bilmediği mezarın yıkılışını
ayrıntılı bir şekilde anlatıyor olması, ister istermez şüphe uyandırıyor. Yukarıda
yazmış olduğumuz gerek Ban Gu gerekse Li Daoyuan’un tarihi kayıtlarında geçen
mezar hırsızlığı ve Xiang Yu’nun mezarı tahribatıyla ilgili bilgiler,
arkeologların buluntuları nedeniyle çürütülmüş vaziyette. Kayıtlardaki iddilar
doğrultusunda, soyguncular tarafından açıldığı düşünülen, biri mezarın
kuzeydoğusunda, diğeri batısında çapı 90 santim, derinliği 9 metre olan iki
delik arkeologlarca tespit edilmiş olup bu delikler mezarın merkezinden 250
metre uzaklıkta son bulmaktadır. Toprak altında gömülen bu iki delik yer
üstünden hiç görülmemektedir. Mezar üzerindeki topraklara hiç dokunulmaması,
yeraltı sarayının duvarlarında kırık izlerine hiç rastlanılmaması ve yeraltı
sarayındaki civaların düzenli dağılımı gibi kanıtlar, yeraltı sarayının hiç
zarar görmediğini, Xiang Yu’nun büyük olasılıkla yalnızca mezarın yan
yapılarını tahrip ettiği görüşündedir. Dolayısıyla, Ban Gu ve Li Daoyuan’un tarihi
kayıtlarında mezarın yıkılışı konusunda aktardıkları bilgilerin asılsız olduğu
görülmektedir.
Son Dönem Arkeolojik Çalışmalar
Aradan
binlerce yıl geçtikten sonar, Çinli arkeologlar, 1949 yılından sonra İmparator
Qin Shihuang’ın mezarına yönelik keşif araştırmalarına başladılar. Arkeologlar,
mezarın yer altı sarayının çevresinde 200’dan fazla sondaj yaptı, Son yıllarda, Qin Shihuang
Mezarı’nın civarındaki mezarlarda 50 binden fazla önemli tarihi eser bulundu. Bunlar arasında kuşlar, akrobasi
yapan figürler, nadir görülen ve çok değerli bronz at arabaları oldukça dikkat
çekicidir. Son dönemlerde toprak üstüne çıkartılan dört beyaz (batı) atlı savaş
arabaları farklı renkli başka at figürlerinin çıkacağının habercisi
sayılıyorlar. Bunun nedeni, yukarıda bahsettiğimiz ve bilim adamlarınca ‘Yin-Yang’
felsefesine göre yerleştirildiği tahmin edilen ½ ölçekli bu arabalardan dört
yönü temsil ettiği düşünülen; sarı (merkez), yeşil (doğu), mavi (kuzey) ve
kırmızı (güney) renkli atların da yapılacak kazılarda ortaya çıkarılacağı iddia
ediliyor. İmparator
Qin Shihuang’ın mezarı Çin’deki mezar geleneğine ilkleri getirmiştir. İlk büyük
mezar yapımı bu yapıyla başlayıp daha sonraki hanedanlarda devam etmiştir.
Mezar ziyareti Qin Shihuang’dan önce yoktu ve bu gelenek ilk olarak bu dönem başlamıştır.
Bu nedenle, mezar sitesinde ziyaret salonları yapılmıştır. Bu mezarla birlikte
mezar çevre düzenlemesi başlatılmıştır.
Mezarla ilgili
korunma
Pişmiş toprak figürler bozulmadan
kalmasını sağlamak ve özgün renklerini korumak için gerekli olan teknoloji testinin gelişmesi, hemen yakında bulunan
müzede yapılan araştırmaların sonuç vermesine bağlıydı ve onlarca yıl sürmüştür.
Bu araştırmaların sonucunda, son teknolojiyi kullanarak tarama yapan bilim adamları höyüğün iç haznesinin var olduğunu ve hala bozulmamış olduğunu teyit ettiler. Ancak, Çin hükümeti
araştırmaların olgunlaşmaması ve Yeraltı Ordusu’nda başlarına gelen renk
kayıpları olumsuzluklarını tekrar yaşamamak için, ana mezarın kazısına şimdilik
izin vermiyor. Diğer yandan, mezarın hala açılmamış olması ve gizemini
koruması, buranın turistik cazibesini ve müzenin güncelliğini devam
ettirmektedir. Uzmanlar, bazı çukurların boş olmasının nedenini, imparatorun
ani bir hastalıktan ölümü nedeniyle projesini tamamlayamamasına yorumluyor. Qin
Shi Huang'ın ani ölümü nedeniyle, mezar projesinin ne olduğu tam olarak
bilinmediği gibi, mezarla ilgili bazı şeyler gizemini hala korumaya devam
ediyor.
Kaynak: Caner Karavit, "Kim Ölümsüzlüğü Elinde Tutabilir:Yeraltı Ordusu", Ölüm Sanat ve Mekân Sempozyumu II, 31 Ekim - 2 Kasım 2011, MSGSÜ Oditoryumu, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder